Ben şarkıcı olsam, atv'deki "Bir Şarkısın Sen" programına çıkıp, çıkmamak konusunu iki kez düşünürdüm. Zira çocuklar öylesine yetenekli ki, eğer sesinize güvenmiyorsanız, onlarla yapacağınız düetler sırasında rezil olmanız işten bile değil. Bizim çocukların sesleri öyle güçlü, usül ve makam bilgileri öyle gelişken, gırtlak nağmeleri öylesine etkileyici ki, eğer karşılarına "sıradan" bir ses çıkarsa, ezip, geçmeleri pek kolay... Zaten bu nedenledir ki, programın yapımcıları "elektronik makyajlı stüdyo şarkıcıları" yerine gerçek ses sanatçılarını bizim afacanların karşısına çıkartıyorlar. Aksi halde o sözde şarkıcıların bir daha sahneye çıkacak yüzleri kalmayacağını çok iyi biliyorlar... Bu hafta bizim miniklerle düet yapan yılların sanatçılarının, konservatuvar mezunlarının yüzlerindeki şaşkın ifadeyi görünce, programa katılmaya hevesli şarkıcı müsveddelerini uyarayım dedim... Bir uyarı da bu harika programın yapımcılarına ve atv yönetimine: Önümüzdeki günlerde "Bir Şarkısın Sen" adeta "Yetenek Sizsiniz Türkiye"nin minyatür haline çevrilecek. Sadece şarkı söyleyen değil, her türlü mahareti olan minikler, izleyicinin karşısına çıkartılacak. İşte bu durumdan biraz kaygılıyım. Zira "Bir Şarkısın Sen" Türk Müziği'nde klasikleşmiş eserleri, küçük yeteneklerin ağzından yeni nesle ulaştıran bir köprü vazifesi görüyordu. Şimdi korkum; minik hokkabazların, taklitçilerin, akrobatların katılımıyla bu seçkin yarışmanın bir panayıra dönüşecek olması. Ekranda bunları görmek isteyenlerin zaten bir programı var. İkincisine gerek duyulacağını hiç sanmıyorum. İnşallah yarışmanın yeni bölümü, sadece enstrüman ya da dans yeteneği gibi müzikle koşut maharetlere ev sahipliği yapar.
Hülya ile Kıvanç kapıştı
Dilara Endican bu hafta Kanaltürk'teki "İster Dinle İster Seyret" programında "Aşk-ı Memnu"nun yakışıklısı Kıvanç Tatlıtuğ ve "Samanyolu" dizisiyle yeniden parlayan Kıvanç Kasabalı'yı konuk etti. Endican bir ara "Sevgili Hülya Avşar, sen Türkiye'de jön yok dedin ama şu anda benim yanımda iki jön var" deyince Avşar canlı yayına telefonla bağlandı ve şu konuşmalar yaşandı:
Hülya Avşar: Gerçekten Türkiye'de jön yok dedim ama üzerinden tam 10 sene geçti. Jön diyemem onlara fakat şimdi görüyorum ki çok yakışıklı, çok başarılı gençler oluşmaya başladı. Ama onların jön olup olmadığını 5-6 sene sonra sormak lazım. Bir dizide oynandı ve başarılı oldu diye jön diyemem.
Dilara Endican: Kıvançlar'ın ilk dizisi değil. İkisi de üç dizide oynadılar. sen kaçırdın herhalde Hülya'cığım yoğun iş temposundan.
Kıvanç Tatlıtuğ: Ben merak ediyorum, sinema filminde mi oynamak lazım jön olabilmek için? Önemli mi sinema filmi?
Hülya Avşar: Sinema filmi çok önemli. Dizide de başarılı olmak çok önemli. Dizideki başarıya göre karar vermek gerekmiyor. Bundan sonraki duruşu önemli. 5 sene sonra aynı tavrı sergileyecekse işte o zaman 5 sene sonra jön diyebiliriz. Şimdi jön adayları diyebiliriz... Stüdyoda soğuk rüzgarlar estiren bu gergin diyalogların ardından Kıvanç Tatlıtuğ'un bağlama eşliğinde seslendirdiği Ahmet Kaya şarkıları ve iki Kıvanç arasında gerçekleşen Playstation maçı ile konukların neşesi yeniden yerine geldi.
Şovmenler zorda
Bu hafta Kanal D'nin şovmenleri zor anlar yaşadılar. Beyaz, canlı yayında konuğu Petek Dinçöz'ün köpeklerinin saldırısına uğradı. Defalarca ısırılan ve paçası yırtılan Beyaz'ın bir hayli morali bozuldu. Dinçöz'ün haylaz kuçuları bir süre önce de "Her Şey Dahil" programında terör estirmiş ve "delikanlılığın kitabını yazan" Alişan'ı korkudan koltuk tepelerine çıkartmışlardı. Beyaz'ın programında görüldü ki, Alişan korkmakta hiç de haksız değilmiş. Zira kuçuların boyutları küçük ama "işlevleri" büyükmüş!.. Canlı yayında zor durumda kalanlardan biri de Okan Bayülgen'di. Programında ağırladığı şarkıcı Altay'ın Brezilyalı dansçılarının dekolte kıyafetleri yüzünden ünlü şovmen ve reji ekibi soğuk terler döktü. Karnavala özgü tangalarla stüdyoya gelen dansçıların "arkadan görünmemeleri" için hep uzak çekim yapıldı. Dansçılar, şarkı eşliğinde performans sergilerken, "Disko Kralı"nı izleyenler, stüdyonun tavan ışıklandırmasını ve seyircilerin ense tıraşlarını izlemekle yetindiler. Okan ise dansçılardan sahneyi terk ederken geri geri yürümelerini rica etti. Hatta eşinden canlı yayında izin almayı da ihmal etmedi: "Tamam, ben bunları eve almam ama azıcık dışarıda gezebilirim değil mi?" dedi. Okan'ın kızları uğurlarken söyledikleri ise aile faciasına yol açabilecek cinstendi: "Tamam kızlar siz üşümüşsünüzdür şimdi. Gidin, battaniyenin altına girin, ben geliyorum!.." Beyaz ve Okan'a birlikte "Geçmiş olsun" dileklerimi sunuyorum.
Simetri hastalarına işkence
Bu hafta şirketteki mütevazı pazar kahvaltımın katığı "Yaşamdan Dakikalar"dan hiç keyif alamadım. Yoo, içeriğinden ya da mahşerin dört atlısının performansından değil, Hıncal Ağabey'in gömlek yakasından dolayı... Ne yazık ki, simetri takıntım var. Örneğin, odamda karşımda duran Mevlana tablosunu düzeltmeden yazıya oturamıyorum. Çevremde pek çok insanın da simetri takıntısı olduğunu biliyorum. (Sevgili Müjdat Gezen'in kulakları çınlasın) İşte bu nedenle geçen pazar "Yaşamdan Dakikalar" ı izlerken iki saat boyunca işkence çektim. Zira Hıncal Ağabey'in o enfes turuncu renkli gömleğinin yakalarından biri süveterinin içinde, diğeri dışında duruyordu. Ve onca süre içinde gerek masa başındaki mesai arkadaşlarından gerekse program ekibinden bir Allah'ın kulu çıkıp da o yakayı düzeltmesi için Hıncal Ağabey'i uyarmadı. Öyle ki, Hıncal- Haşmet-Nebil üçgeni arasında gelişen harika Almodovar kapışmasından bile keyif alamadım. Buradan yönetmenlere, sunuculara, yapımcılara çağrıda bulunuyorum: Lütfen, ekran başındaki simetri hastalarını ihmal etmeyin... Öyle değil mi Müjdat Ağabey?
Yetenek jürisinden inciler
Show TV'deki "Yetenek Sizsiniz Türkiye", bu hafta şovları kadar diyaloglarıyla da ilginçti.
Barmen yarışmacı, sponsor bulup, Almanya'ya yerleştiğini söyleyince, Ali Taran can alıcı soruyu sordu: "İşverenin bay mı bayan mı?" Yarışmacı "Bayan" yanıtını verince Acun Ilıcalı'dan imalı bir soru geldi: "İşverenin hâlâ işverenin mi?"
Lastik kız Ece, "Kaç yaşından beri jimnastik yapıyorsun?" sorusuna ilginç bir yanıt verdi: "14 yaşındayım ve 15 yaşından beri jimnastik yapıyorum..." Bu yanıt, jüri üyeleri arasında büyük şaşkınlık yaratınca, Ece açıklama yapma gereği hissetti: "Annem ve babam jimnastik öğretmenidir!.."
Düet yapan iki kızkardeşin performansını çok beğenen Hülya Avşar, "Annenizin yerinde olmak isterdim" deyince, genç kızdan beklemediği bir yanıt aldı: "Annem de sizin yerinizde olmak istiyor!"
Performans tartışması sırasında Hülya Avşar'ı "parçalanmak üzere" adeta seyircinin kucağına bırakan Acun Ilıcalı'ya Hülya Avşar şaka ile karışık tepki gösterdi. Acun, Hülya'nın gönlünü almak için "Hülya bizim jürimizin neşe kaynağıdır. Alkışlayalım lütfen" dedi. Hülya Avşar o sırada çekime ara verdiklerini sanarak şöyle dedi: "Hayır, kabul etmiyorum. Acun bunları kameraların önünde söyleyecek!.." Acun şaşkınlıkla baka kaldı: "Biz şu an neredeyiz ki Hülya?"
Hülya Avşar, sahneye gelen yarışmacıya sordu: "Bize ne göstereceksiniz?" Ali Taran kinayeli bir düzeltme yaptı: "Yani şov anlamında ne göstereceğinizi soruyor!.."
Acun Ilıcalı ve Hülya Avşar, Almanya'dan gelen ve Türkçe bilmeyen Türk gencine soru üstüne soru yöneltince Ali Taran sıkıldı: "Sünnetli misin? Bir tek bunu sormadıkları kaldı yani..."
Gaf kürsüsü
Okurumuz Bahar Atuntaş bilgisayar reklamındaki garipliği yazmış: Ailece internetten üniversite sınav sonuçlarına bakıyorlar. Bilindiği gibi, üniversite sınav sonuçları ağustos ayı gibi açıklanır ama tüm ailede kışlık kazaklar var!..
Ne demiş?
Okan Bayülgen "Disko Kralı" nda Asena'ya sordu: "Sen hiç hava atmak için kitap okudun mu?" Asena'dan net bir yanıt geldi: "Ayıp olmasın diye okudum!.."
Zap'tiye
Bir hafta içinde "Adanalı"da İdil, "Kapalıçarşı"da Cemil, "Kurtlar Vadisi"nde Ahu öldürüldü. "Dizi sektörünün Kurban Bayramı" mübarek olsun!..