Arda Turan ve Sinem Kobal. İki başarılı genç. Arda futbol sahalarını fethediyor, Sinem bugünlerde sinema dünyasını.
Arda hem yakışıklı, hem popüler, hem başarılı, hem gözde, hem genç kızların sevgilisi, hem her daim manşetlerde.
Sinem hem dünyalar güzeli, hem popüler, hem başarılı, hem genç kızların ve erkeklerin sevgilisi.
Hal böyleyken ne oluyor?
Bu müthiş ikilinin aşkı da dedikodulara, farklı yorumlara, onların üzerinden gündeme gelmeye çalışmalara sebep oluyor.
Yok Arda, Sinem'e sinema kapattığı için görgüsüzmüş. Yok Sinem, Arda'yla aşkını filminin promosyonu için kullanıyormuş.
Hadise o kadar büyüdü ki, Arda-Sinem aşkı futbol programlarına bile meze oldu. Geçen akşam gazeteci abim Reha Muhtar' lı, Serhat Ulueren'li 'Son Kale'de Arda-Sinem tartışıldı.
Çifti aşklarıyla reklam yapmakla, aşkı paraya çevirmeye çalışmakla eleştirdiler. Hatta Ulueren hızını alamayıp şöyle buyurdu; "Arda'nın Sinem için sinema kapatmasını olsa olsa Sinem ya da 'Romantik Komedi' filminin yapımcıları haber yapmıştır."
'Ağır suçlama, durduk yere saçmalama' dedikleri budur.
Ben de 'Güneşi Gördüm', 'Beyaz Melek' ve son olarak 'Romantik Komedi' filminin yapımcısı Murat Tokat'ı aradım, sordum.
Tokat; "Sinem'in özel hayatı bizi hiç ilgilendirmez. Üstelik Sinem'in özel hayatının bizim filmimize ya da gişemize bir katkısı olmaz. Biz Sinem'in oyunculuğuyla ilgileniyoruz" dedi.
'Romantik Komedi'nin 10 günlük gişesini sorduğumda ise; "343 bin" cevabını verdi.
'Peki ya Romantik Komedi 2 gelecek mi?' İşte bu sorunun cevabı yapımcı cephesinde henüz belli değil.
Ama benim aklımdaki belli.
1. Romantik Komedi dünyalar tatlısı, genç, samimi, eğlenceli bir filmdir, mutlaka ikincisi çekilmelidir.
2. Sinem ve Arda'yla bu kadar uğraşmak onlara haksızlıktır. Gençlerin aşkıyla bu kadar oynanmalı, çifte biraz huzur verilmelidir.
Sonra Allah çarpar ha! Rica edeceğim vicdansız ve hain olmayın da bi salın şu çocukları.
İvedik'in rekoru!
Bu rekor benim sinirlerimi bozuyor.
Gerçek olduğuna inanmak istememekle beraber tüylerimi diken diken edip, sinema salonlarının önünde eylem yapma arzusuna sebep oluyor.
Hadi 'Recep İvedik 1'i anladık (anlamadık da anladık sayalım), kastık kastık ikincisini de anladık da üçüncüsünün bu rekoru nedir be dostum.
İlk üç günde 1 milyon 153 bin 71 kişi izlemiş. Film, ilk üç günde 10 milyon 492 bin 946 TL hasılat elde etmiş.
Yuh!
Gel de anla! Gel de çöz şu hadiseyi... Nerdeee...
Filmde sinemacılık namına bir şeyler aransan, yok! Espriler desen, belli işte İvedik kıvamında.
Kahramanımız zaten evlere şenlik. Bu iş nasıl böyle oluyor, bir bilen var mı? Öküzlüklere, gaz çıkartmalara, karşıdakini yererek güldürmelere, küfürlere hâlâ doymadık mı?
Bakıyorum sezona, ne hoş, ne tatlı, ne damardan filmler girdi vizyona. 'Neşeli Hayat', 'Vavien', 'Romantik Komedi', 'Ejder Kapanı', 'Yahşi Batı'...
Eee? Eee'si bizim mahallenin ayı Recep'i yine hepsini solladı, bünyede sinir kalmadı.
Aynı filmi görmekten ne zaman bıkacağız acaba?
Yüce Rabbim sen yardım et!
Tanıtım diye buna derim
Dün gazetelerde Paris Hilton'un yerlere kapanmış fotoğraflarını gördünüz mü? Çok eğlenceliydi.
Rio Karnavalı için Brezilya'ya giden reklam kadını Paris'in bu kez görevi bir bira markasının tanıtımını yapmakmış.
Hızını alamayıp biraları peş peşe gömen Paris Abla, kafayı bulup kendini yerden yere atmış. Ve bkz: Elinde birayla düşmüş Paris fotoğrafları bütün dünya gazetelerinde ve internet sitelerinde.
Amaç da budur zaten.
Valla ben tanıtım diye buna derim. Ne o öyle zarif mankenlerin eline kutuları tutuşturup yandan yandan poz verdirmeler falan.
İşte reklam, işte bira, işte Paris.
Eğer şu bira çılgın Paris Hilton'u bile dağıtmaya yetiyorsa, bizlere neler yapmaz değil mi canım?