İMANDA KARARLILIK
Karar, bir amaca ulaşmak için hedefin belirlenmesidir. Hayatlarımız birçok kararların istikametinde sürüp gider. Öyle ki kararlar bitmeden ömürler biter. Yaratanın verdiği karar, geliverir. Bazen kararlar sahibine dert olur, bazen de şifa. Sonuçları karardaki isabet ve yol belirler. Sonuç bazen pişmanlığı bazen de mutluluğu getirir. Bu yüzden herhangi bir şey için karar verilen karar sonucu etkiler. “Kendim ettim kendim buldum” sözü meşhurdur. Kararlar! Dünyevi kararlar. Uhrevi kararlar. Her biri bir bedel ister. Her biri emek ister. Zaten az veya çok bedelsiz hiçbir şey yoktur. Bazen bedelin farkında olunur, bazen de fark edilmez. Rahman kullarını, karar vermeye davet eder.
İslam'a icabet eden bütün insanlara da kararlı olmayı emreder. Kararın adını iman kararlılığın adını ise sabır olarak öğretir. “Allah'a ve Resulü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” müjdesini/desteğini verir. Malumdur ki hepimiz yolcuyuz, dünya yurdunda. Bizden önce gelip gidenler oldu. Bizden sonrada olacak. Kimileri dünyasını, dünyevi kararlar ardınca tükettiler. Kimisi uhrevi kararlar ardınca. Gidenlerin kimisi pişmanlığını yaşıyor. Kimisi Rabb'e kul olmanın sevincini yaşıyor. Biz ise neticeden habersiz yaşıyoruz. Rahman'dan umudumuz, meleklerin müjdesiyle ayrılalım bu dünyadan. İstiyoruz ki yüzümüzü ağartan kararlarımız olsun. Ölümle gelen son, cennete açılan yol olsun. “Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O hâkimlerin en hayırlısıdır.” Vadine güvenimiz tereddütsüz olsun.
Rastgele hayat yaşamaktan uzak duralım. Çünkü müslümanın hayatında rastgele tabiri yoktur. İman ve sabır vardır. Allah’ın nizamında rastgele hiçbir şey yoktur. Çekirdek O’nun izniyle çatlar, yaprak O’nun izniyle düşer. Müslüman da teslim olduğu İslam'ın rehberliğinde hayat sürer. İslam'ın önderliğinde Efendimizin ardında hayat sürmek için bilgiye ihtiyaç vardır. Kur'anı Kerim bilgisi sabrımızı artırır, umutsuzluğumuzu giderir. Asla kaybettirmez, yanıltmaz, yolda koymaz. Çünkü vahyi indiren, mutlak doğruların yaratıcısıdır. Müslüman ”sabreden ve rabbine güvenendir” Karalarımızın yönünü ve ilkesini belirleyen kitabımız olmalıdır. Müslümanın önderi sadece vahiy ve Efendimizin örnekliğidir. Efendimizin kararlarını vahiy belirlemiştir. O’na ümmet olan bizlerinde kararlarını vahiy belirlemelidir.
Kararlı olmakta ancak bilgiyle mümkündür. “İlim sahipleri imanda sabrın/kararlılığın ne büyük nimet olduğunu bilirler.” İmanda kararlılığı etkileyen en büyük etken bilmektir. Bilgi, duyarak, görerek ve yaşayarak elde edilir. Mü’min, vahyi kulakla duyar akılla anlar ve kalple hisseder. Böyle olunca Allah anıldığında kalbi titrer. Çünkü Allah bilinci duyulara hâkim olmuştur. Kişi bildiğine göre değil inandığına göre hayat yaşar. Birçok şeyi biliriz. Ancak ihtiyaç hissettiğimize göre yaşarız. Cenneti bilmekle, cennetti düşünmek cennette olmak aynı değildir. Cehennemi bilmek, düşünmek, sıcaklığını hissetmek ayrıdır. Halk arasında kullanılır ”ateş düştüğü yeri yakar.” İmanda öyle girdiği yeri kararlı kılar. İman hayatımızda kaymalar, çelişkiler oluyorsa ilk bakacağımız yer kalbimizdir. Başka şeylerin sevdasına düşmüş olabilir. Cennet isteyen dile inat, dünyalık heveslere kapılmış olabilir. Her an ölebiliriz sözümüze inat, ölmeyecekmiş gibi davranabilir.
Efendimiz: “Şu üç şeyi kendinde bulunduran imanın tadını alır: “Allah ve Resûlünü herşeyden fazla seven. Bir kulu, başka bir maksatla değil de, sadece Allah için seven. Allah tarafından küfürden kurtarıldıktan sonra, tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak kadar çirkin ve korkunç gören" buyuruyor. Evet, imanın tadı var. İmanın tadına ancak talip onlalar varabilir. Yemediğin yemeğin bilgisi karın doyurmaz. Ne yapalım! Kararlarımızın getirisini belirleyelim. Ne işimize yarar, tespit edelim. Kararımıza sebepleri doğru görelim. Bilmeden bilmişlikten Âlim olan Allah'a sığınalım. Bilmeyen sapar ve saptırır. Bazen bilerek bazen de bilmeyerek. Gideceğiniz adresi bilmiyorsanız, soracağınız tarafın insafına kalmışsınızdır. Sizi yanlış yöne saptırabilir. Doğrusunu bilmediğinizden dolayı yanlış yönde doğru gidiyorum sanırsınız. Bir gün yol biter, ama istediğiniz yerde değilsinizdir. Artık pişmanlığın faydası yoktur. Kararlarımızı alırken Kur'anı Kerim ve sünnet ışığında almalıyız. Kim ki Kur'anı Kerim ile yola çıkarsa akıbeti hayır olur. Bütün başarılar denemeye tabidir. Müslüman da denenir. “And olsun, biz kendilerinden öncekileri de denemişken, insanlar “inandık” deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanırlar? Allah elbette doğruları ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır”