Fransız moda tasarımcısı Jean-Paul Gaultier, haute couture dünyasına geçen hafta düzenlediği görkemli bir şovla veda etti ve bu vesileyle bugüne dek yarattığı ikonik tasarımları yeniden hatırlattı
Jean-Paul Gaultier, moda dünyasının, özellikle Fransız haute couture camiasının yaşayan efsanelerinden. Ele avuca sığmayan yaratıcı zekâsıyla sınırları hep zorlayan, her defilesini çılgın bir parti ya da müzikal gibi kurgulayan, markasının yüzü olarak yalnızca süpermodellerle değil yeteneği ya da aklıyla öne çıkan insanlarla da iş birliği yapan bir dahi. Henüz 18 yaşındayken Pierre Cardin tarafından keşfedilen ve moda basamaklarını hızla tırmanan tasarımcı, kariyerinin 50’nci yılında haute couture sahnesinden çekilmeye karar verdi ve jübilesini unutulmaz bir şovla gerçekleştirdi.
Herkes saygı duruşunda
Tasarımcı aslında bu vedanın sinyallerini 2014 yılında vermiş ve moda dünyasının baş döndüren hızını eleştirerek artık hazır giyim koleksiyonu üretmeyeceğini açıklamıştı. Yine de 2020 İlkbahar-Yaz Couture defilesinin aynı zamanda veda şovu olduğunu defileden birkaç gün önce açıklaması, moda dünyasında şok etkisi yarattı. Elbette her fırsatta hayal gücünü, espri anlayışını ve renkli dünyasını ortaya koyan Gaultier’nin gidişi de sıradan olmadı. Tasarımcı Paris’in en görkemli binalarından biri olan Théâtre du Châtelet’nin sahnesine, kendi arşivlerinden yola çıkarak yeniden yorumladığı iki yüzden fazla stil çıkardı. Aslında belki de defileyi izlemeye kimlerin gittiğini saysak, bu vedanın ne denli saygıdeğer olduğunu daha kolay özetleriz. Bu defa ön sırada yalnızca stil ikonları, oyuncular, modeller, ya da moda editörleri değil kolay kolay hiç kimsenin defilesini izlemeye gitmeyen önemli moda tasarımcıları da vardı. Örneğin bir zamanlar Gaultier’nin stajyeri olan Nicolas Ghesquière (Louis Vuitton’un şimdiki kreatif direktörü) neredeyse sokağa bile çıkmamasıyla ünlü Martin Margiela, Christian Lacroix ve Dries Van Noten.